Bunları yazmadan önce önümde asıl yazmam gereken romanın defteri vardı. Bir sayfa civarı yazmıştım. Elimde kalem, deftere bakarken bir an yazasım gelmedi. Kendime söz veriyorum ve bu sözü tutmak istiyorum, bu kitabı yazacağım. Aklımdaki düşüncelerin bulunduğum odanın içerisinde serbestçe gezdiğini ve ben onların altında masanın başında oturuyorken gördüm. Oldukça güzel bir görüntüydü. Hoşuma giden bir laf var.
Hayallerinizin peşinden koşun, bir gün kösülüp yorulacaktırlar.
Yakın bir zamanda ise hayallerin peşinden gitmenin herkes için olmadığını öğrendim. Herkesin ağzında bu tip gaz verici laflar olsa da. Bu doğru değilmiş. Kesin bir ifade veremem elbette ama içimden bir ses yolumda devam etmem gerektiğini söylüyor. Hayal kurmak bir o kadar güzelken, bir o kadar kötü olabilir. Gerçekleşmeyen hayallerin her zaman seni üzer. Bunca harika fikrimin hayallerini kuruyor olmak çok iyi hissettiriyor. Onları insanlara aktarmak istiyorum. Onların yalnızca aklımdaki fikir veya hayal olarak kalmalarını istemiyorum.